Edward’ın şirkette çalıştığı bir gün, Bay Carlos’ u eve götürürken arkalarından hızla yaklaşan bir araç önlerini kesti. Aracın içinden çıkan adamlar silahlıydı.
Nadir, babasına atılan iftirayı sık sık sorgular. Bazılarının ısrarla babasının intihar ettiğini söylemeleri ona çok dokunur. Çünkü o böyle bir acizliği babasına yakıştıramaz. Bu sıkıntılı günlerinde onun tek tesellisi Ecetan'ın hayalidir.Bir yere yazdığı “Yalnızlık, topyekün değerleri kaybetmektir.” sözünü hatırlayıp “Ben yalnız değil, olsa olsa ıssızım.” sonucunu vararak bu günlerini geçirir.
Nadir, babasına atılan iftirayı sık sık sorgular. Bazılarının ısrarla babasının intihar ettiğini söylemeleri ona çok dokunur. Çünkü o böyle bir acizliği babasına yakıştıramaz. Bu sıkıntılı günlerinde onun tek tesellisi Ecetan'ın hayalidir.Bir yere yazdığı “Yalnızlık, topyekün değerleri kaybetmektir.” sözünü hatırlayıp “Ben yalnız değil, olsa olsa ıssızım.” sonucunu vararak bu günlerini geçirir.
Kabullenilmeyişe, sevilmeyişe inat her yeri boyadılar renklerine. Renkler renginden bir şey kaybetmedi de, hardal, mutsuzluğunun en mat tonunda kayboldu...
Türklerin bu ilerlemeleri karşısında önlerinde bulunan Vizigot, Ostrogot, Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi bir çok kavim hareketlenerek Türklerden kaçmaya başladılar. Böylece Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu olaya tarihte Kavimler Göçü adı verilir (375).
Ulu önderimizin bu konuşmasından birkaç yıl sonra da 5 Aralık 1934’te Kadınlarımıza Seçme ve Seçilme Hakkı verilmiştir. Bu tarihte şimdi kendini medeni diye tanımlayan birçok ülkede kadınların böyle bir hakkı yoktu.
Cenap Şehabettin : Kadın olsun , kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır. Cervantes : Kadının güzelliği ateşe benzer, yaklaşmayana zararı dokunmaz. Chesterfield : Zekalarıyla ilgili en çok iltifat alan kadınlar tartışılmaz derecede güzel veya tartışılmaz derecede çirkin olanlardır.
Bir sohbet sırasında Âşık Veysel’e, – Hani mümkün olsa, gözlerini açtırmak ister misin? diye sormuşlardı. Başını iki yana sallamış, – Hayır, demiş. “İçimde bir dünya kurdum. Onu yıkmak istemem…” Sonra bir çift söz daha eklemiş buna: “Hem ben görüyorum.” demiş. “Aşık, gözüyle değil, gönlüyle gören adamdır…”
Önce fenomen nedir, kısaca onu açıklayalım. Kavramların anlamını bilmeden yapılacak yazışma ve konuşmalar bizi sağlıklı sonuçlara götürmez. Fenomen Felsefede somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne demektir. Bir nesne, olay ya da sürecin nesnel gerçekliğini vurgulayan bir ifadedir.
18 Mart Çanakkale zaferinin 103. yıl dönümünde Afrin şehir merkezine giren Mehmetçiğimize destekler bitmek tükenmek bilmiyor. İstanbul Ataşehir de faaliyette bulunan Özel Aşama Lisesinin oluşturmuş olduğu video Türk milletinin birlik ve beraberliğini bizlere en güzel şekilde göstermektedir.
• Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. (1932, İstanbul) (Cumhuriyet Gazetesi, 05.10. 1932)
Gene bayrak yasasına göre, bayrağın örneğini içeren bir madde ya da eşya, basılacak ve oturulacak yerlere serilemez; bayraktan perde, örtü, vb. dikilemez; bayrak yalnızca özel direk yada göndere çekilebilir; direk yada göndere çekilen bayrak, yırtık, delik, sökük, kirli, rengi solmuş, buruşuk olamaz.
Mektubu yazan ihtiyat zabit (yedek subay) namzedi Edhem, İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfına devam ederken, aynı zamanda Beyazıt Numune Mektebinde öğretmenmiş (1912). Gönüllü olarak katıldığı Çanakkale Savaşında bu mektubu yazdıktan sonra şehitlik mertebesine yükselmiş.
Beklenen gün gelmişti. Edward, Sally’ nin evinin önünde onu bekliyordu. Çok heyecanlıydı. Kapıda Sally gözüktü. Gerçekten çok güzel olmuştu. Saçlarını dalgalı yapmıştı. Sally, kırmızı bir elbise, Edward ta şık bir takım giymişti.
** Düşmanın asık suratlısından değil, güler yüzlüsünden çekinirim. ** Borç alanın da borç verenin de kafasında aynı soru vardır: Borç ödenebilecek mi ödenemeyecek mi?
“Üç bin yıldır hür yaşamış ve medeniyet öncüsü olmuş bir millet kefenlenemez! Buna kimsenin gücü yetmeyecektir” diyor, bütün gücü ile savaşını sürdürüyordu.
Hem Kapitalist sistemi benimsemek hem de insanların bencilliğinden yakınmak, yarabbim ne büyük bir çelişki!* Dava adamı, ödeyeceği bedelin miktarını hesaplamaz, sadece bir bedel ödeyeceğini bilir. Zaten ödeyeceği bedelin miktarını hesaplayana da dava adamı değil, ticaret adamı denir.